Her meslek kendince önemlidir ancak Elektrik Mühendisliği kendisi dışında birçok mesleğin önemli olmasına destek olan başlıca mesleklerden biri olmuştur.Elektrik Mühendislerinin önemini ve hayatımızdaki yerini anlamamızı sağlayacak başlıca icatları gelin biraz teknik biraz mizahsal bir dille inceleyelim.
Bir enerji kaynağı ve aracı olarak elektriğin pratikteki kullanımı, henüz yeni sayılabilecek modern dönemlere özgü olmakla birlikte, elektrik kavramının ve elektrikle ilgili düşünce ve deneyimlerin doğuşu ve gelişimi oldukça eskidir. Tarihte ilk olarak eski Yunan döneminde Thales, doğayla ilgili araştırmalar yaparken kehribarın yünle ovulduğunda tüy ve saman gibi hafif maddeleri kendine çektiğini fark edip bazı araştırmalarda bulunmuştur. Bu araştırmalar bize statik elektriği işaret etmektedir. Elektriğin gelişimi ilk ve ortaçağda kısmen de olsa devam etmiştir. Bu yıllarda elektrik ve manyetizma üzerine tartışmalar ve araştırmalar da olmuştur. Elektrik en büyük sıçramasını, yeniçağda Rönesans döneminden sonra yapmıştır. Elektrik enerjisi ilk olarak 1875 yılında Paris ’te ve 1878 yılında Londra ‘da gar ve tiyatroların aydınlatılmasında kullanılmıştır.
Elektrik enerjisinin üretilip kullanılmasının ardından 1884 yılında Amerika Elektrik Mühendisliği Enstitüsü (AİEE) kurulmuş ve Dünyada ilk kez “Elektrik Mühendisliği” eğitimi başlamıştır. Sonrasında elektrik mühendisliğinin yaşadığı gelişmeler sayesinde elektrik ve elektrikli aletler hayatımıza girmiş, bir süre sonra tabiri caizse hayatımızı esir almayı başarmıştır.
Şimdi şu soruya cevap aramaya çalışalım: ‘Evrimi binlerce yıl süren elektriği bizler için üreten ve evimize kadar getiren Elektrik Mühendisleri olmasaydı ne yapardık?’ Mum ışığında televizyon izleyemezdik değil mi ?
Elektrik yüklerinin artı ve eksi olarak belirlenip adlandırılmasını sağlayan Benjamin Franklin, daha sonrasında ilk ilkel kondansatör olan Leiden şişesi ile deneylerini sürdürdü. 1752’de fırtınalı bir havada uçurduğu bir uçurtma ile Leiden şişesini yüklemeyi başardı. Franklin bu deneyler sonucunda yıldırıma karşı bir korunma aracı olarak kullanılan ve toprağa bağlı bir metal çubuktan ibaret olan paratoneri icat etti.
Günümüzde bu cihazlar, cep telefonlarımızdan, bilgisayarlarımıza, kumandamızdan, arabalarımıza kısacası elektrik enerjisinin depolanıp ve sonrasında kablolardan bağımsız şekilde kullanılması gereken her yerde karşımıza çıkmaktadır. Sonuç olarak Elektrik Mühendislerinin bizim daha özgür bir enerjiyle hareket edebilmemiz için elinden geleni yaptıklarını söylesek pek yanılmış olmayız değil mi ?
Pusula
Yön bulma kabiliyetimiz olmasaydı ne olurdu hiç düşündünüz mü ? Tonlarca ağırlığındaki uçaklar, gemiler, vapurlar neye göre hareket edeceklerdi ?

Bu tarz büyük sorunların olacağı hayal bile edilemezken Çinli mühendis beyinler MS 2. yüzyılda ‘Nasıl yön buluruz?‘ diye düşünürlerken, mıknatısı şerit haline getirip serbest bir şekilde dönmeye bıraktıklarında kuzey güney yönünde sabit kaldığını keşfetmişler. Bu keşfin Avrupa’ya gelmesi ise 11. yüzyılı bulmuştur. Bu gelişmelerin ardından denizciliğin, havacılığın ve daha bir çok sektörün önündeki engel tarihe karışmıştır. Hayatımızdan engelleri birer birer kaldıran elektrik mühendisleri olmasa bunca engelle nasıl başa çıkabilirdik ?
Paratoner

Bugün yüksek yüksekliği 800 metreleri aşan yapılarda güvenli bir şekilde oturabiliyorsak tarihin ilk elektrik mühendislerinden olan Benjamin Franklin’e ve bu icadın gelişmesine katkıda bulunan diğer tüm elektrik mühendislerine bir teşekkür borçlu olduğumuzu unutmayalım.
Akümülatör
Akümülatör, akü, batarya ya da biriktirgeç elektrik enerjisini kimyasal enerji olarak depo eden, istenildiğinde bunu elektrik enerjisi olarak veren cihazdır. Akümülatörlerin tarihine baktığımızda, 1799’da Alessandro Volta, ilk elektrik bataryasını geliştirdiğini görüyoruz. Volta, elektrik akımını elde edebilmek için çinko ve gümüş tabakaları kullanıyordu. Sonunda ikisini bir arada kullanarak “pile” adını verdiği sistemle ilk bataryayı üretti. Volta’nın açtığı bu yolda batarya ile ilgili çalışmalar devam etti ve halen günümüzde geliştirilmeye devam etmektedir.

Bildiğiniz üzere elektrik enerjisinin kullanımı Edison’un öncülüğünde doğru akım ile başlamıştı. Edisonun doğru akım sisteminde enerji en fazla 2.4 km uzaktaki kullanıcıya iletilebiliyordu. Edison’un gözden kaçırdığı noktada karşımıza elektriğin babası olarak bilinen Nicola Tesla çıkıyor ve akım savaşları başlıyordu. Tesla, Kolomb’un Amerika kıtasını keşfinin 400. yılı onuruna düzenlenen Chicago Dünya Fuarı’nın ışıklandırma ihalesinde Edison’un doğru akımının karşısına çıktı. 1893 yılında düzenlenen Chicago Dünya Fuarı’nın aydınlatma ihalesinde Edison’nun 554.000$’lık teklifine karşılık, Tesla aynı işe sadece 399.000$ teklif vererek Edisonun ihaleyi kaybetmesine sebep oldu.Elektrik Mühendisi Olmasaydı?Bizler için elektrik enerjisini üreten, konforlu bir şekilde kullanmamız için evimize , iş yerlerimize kadar getiren; bunlarla yetinmeyip elektriği kullanabileceğimiz hayatımızı kolaylaştıran onlarca icadı hayatımıza entegre eden Elektrik Mühendisleridir. Şimdi bulunduğumuz ortamı aydınlatan, ısıtan; elimizin altında ki elektrikli aletlerini en konforlu şekilde kullanmamızı sağlayan Elektrik Mühendisleri olmasa ne olurdu?
Asansör
19. yüzyıla kadar insanlar sadece merdivenle çıkabilecekleri kadar yüksek binalar yapmaya mahkumlardı. İnşaat mühendisleri 20-30 katlı, güzel manzaralı evler yapsam bile çıkan olmaz diye düşünürken, imdatlarına yine Elektrik Mühendisleri yetişti , elektrikli asansör icat edildi. Asansörün icadı ile yüksek katlı binalar , fabrikalar ve kuleler inşa edilmeye başlandı bununla birlikte insanlık bir adım daha ileri atmış oldu.

Ampül
Birçoğumuz ampulün mucidinin Edison olduğunu düşünür ancak ampulün asıl mucidi İngiliz Humphry Davy dir. Davy’ nin icat ettiği ampul çok kısa ömürlü olması sebebiyle Edison bunu geliştirme ihtiyacı hissetmiş ve 40 saat boyunca yanan ampulü tasarlamıştır. Daha sonrasında elektrik mühendisleri bugün kullandığımız, ömürleri insan ömrüyle yarışan aydınlatma ürünlerini geliştirmiştir. Velhasılıkelam elektrik mühendisleri tüm insanlığı aydınlatmış ve aydınlatmaya devam ediyor.

Alternatif Akım Jeneratörü

Aynı yıllarda ABD’leri Niagara şelalesine kurulacak santralin yapımını Teslaya verdi ve 16 Kasım 1896 tarihinde Buffalo şehri, Niagara şelalerinden gelen alternatif akımla aydınlatıldı. Bu dev savaşın kazananı alternatif akım ile Tesla olmuştu. Teslanın bu mücadelesi sonucunda üretilen alternatif akım jeneratörü sayesinde elektrik uzun mesafelere iletilebilecek hale gelmiş , evimize, iş yerimize kısacası hayatımızın her yerinde bizimle olmaya başlamıştır .
Düşünsenize elektrik mühendisleri olmasaydı, evinize kadar gelen elektrik enerjisini gidip bir baraj kıyısından almak zorunda kalabilirdik. Çok garip bir durum olmaz mıydı?
Şimdi etrafınıza bir bakın , elektrikle çalışan ne kadar çok şey var değil mi ? Yazımızda bahsettiğimiz ve daha bahsedemediğimiz yüzlercesi..

Kaynak:
Wikipedia
inventors.about.com