9 Nisan 2015 Perşembe
Perspektif
Her nefs ölümü tadacaktır.
Bela ve musibetler.
Peki bela ve musibetler geliyor.Günlük hayat içerisinde yaşamış olduğumuz sıkıntılar var.Şuan senin de bir derdin vardır muhtemelen sayın okuyucu.Yok yani mazide dertsiz olduğun bir zaman dilimi var mı? Yoktur illaki.Şuan da hepimizin zihnini kurcalayan canını sıkan üzen bir derdi var değil mi? Biri geldi musallat oldu.Biri geldi canımızı sıktı canımızı acıttı.İstemiyorum.Ben istemiyorum onun gelmesini diyorsun.Hatta bazen o kadar oluyor ki diyorsunki bu insan niye yaşıyor? Böyle bir varlık neden vücut sahasında var diyorsun.Tamam ben istemiyorum ama Allah istiyor.Yani bu adam var ve musallat olacak sana diyor.Sen de bu sıkıntıyı çekeceksin.Yani diyorumki bu adam var kardeşim var sen istesen de bu var istemesen de.Sen istesen de bu sıkıntı var istemesen de.
Yaşlılık.
Onca günler aylar yıllar zaman geçerken sen yerinde mi sayıyorsun? Hepimiz her geçen gün eskiyor muyuz? Gençliğin elinden uçup gidiyor mu? Herşey bitiyor herşey gençlik mi kalır.İmanın verdiği lezzetle ihtiyarlık elbette güzel birşeydir ama harici bir nazar için soruyorum herkes zinde kalmak ister doğru mu? Ama ben hasta olayım yatağa düşeyim istemiyorum.Ama Allah istiyor kaçarı yok olacak diyor.
Allah insanı bilerek dünyaya gönderdi ve insan geldi imtihanın ortasında gözünü açtı.Eğer ki Allah'ın indirmiş olduğu ayetleri ilimleri tahsil etmeseydi direkt kendi beşer aklıyla kendi nazarıyla kendi hissiyatıyla olduğu gibi bunları yanlış yorumlayacaktı.Zaten yanlış idrak etmeye kendi içi müsait.İşin en kötü noktası da burası ya.Allah diyorki ben bir kitap indirdim.Okuyun inceleyin nerde nasıl yapmanız gerektiğini neyi hangi hikmetle yarattığımı bilirseniz eğer bunlar size sıkıntı olmaktan çıkacaktır.Kederlenmekten kurtulacaksınızdır.Ama eğer o bakış açısına sahip olmazsanız hep canınızı yakar ve sıkıntılar kalıcılaşır gitmezler.Peki bizzat bu olayların kendi içerisindeki merhamet güzellik ne diye sorduğunu duyar gibiyim? Yani ben hangi perspektifle bakayım ki merhametli ve güzel olsunlar?
Aslında Allah'ın kainati yaratma maksadı şuydu: Bizler ruhlar alemindeydik ve bir cesedimiz cismimiz yoktu.Herkesin bir ruhu vardı.Cenab-ı Hakk bizim için çok özel bir bayram yeri yaptı ama muazzam güzelliklerle donattı ince nakışlarla işledi muhteşem sanatlarla inşa etti.O kadar ince duygular ince güzelliklerle donattı ki bazen küçücük bir güzellik bile beşeri kendinden geçecek seviyeye getirdi.Sadece doğru yorumlayamadı diyelim.Mesela aşık olan insanın o dönem içerisinde almış olduğu çok ince duygu bütün hayatını feda ettirecek bir şekilde geldi.Allah sadece vedüd isminin çok ince bir tecellisini gösterdi ve beşer kendinden geçti orada.Bambaşka çok derin bir duygu içerisine kapıldı.Cenab-ı Hakk bunun gibi bir çok esmasının tecellisi olan bir bayram yeri yaptı hazırladı.Ruhlar alemindeki olan insanlara da burdaki güzellikleri algılayabilecek bir ceset giydirdi ve bu bayram yeri olan güzelliğe getirdi.Hani askeriyede resmi geçit töreni vardır ya bir çizgi gelir orda kafanı çevirir belli hareketler yaparsın çizgi bitince tekrardan düz devam edersin.Yani bir geçit töreni gibi kıldı burayı ve insan buraya geldi.Baktıki dünya sofrası üzerine çok güzel nimetler var rızıklar var.Annesinin kendisine yapmış oduğu muameleden dolayı şefkat nedir rızık merhamet muhabbet nedir öğrendi.Aşık oldu vedüd isminin cilvesini öğrendi.Çevresindeki insanlarla güzel bir manzarayla güzel bir görsel ile yaratanın musavvir ismini öğrendi.Lezzet aldığımız ne varsa herşeyin güzelliğini tanımak için yaratılmış bir mekandı burası.Geldik burdaki güzelliklerden istifade etmeye başladık.Bakın Allah burda sadece kendisini tanıttırıyor.Fakat burda bir problem vardı.Ee biz burda Cenab-ı Hakk'ı tanıdık.Çok güzel rızıklardan aldık yedik çok ince duygulara sahip olduk tanıdık bazen kendimizi kaybettik tamam çok güzel.Güzel bir manzaraydı güzel bir arkadaştı güzel bir mekandı güzel insanlardı vesayire.Şuan elbetteki kafanızda sıkıntıların olduğu gibi bizi memnun eden şeyler de var.Bir ömür boyu ne memnun ettiyse hepsini kastediyorum işte.Hepsini aldık çok güzel ama ee bu kadar güzelliğin ortasındayken bir gerçek vardı.Allah bizim için sadece reklam hükmünde olan şu dünyadan alıp baki bir surette çok daha misilleri olan cennetine alacaktı bizi.Fakat nasıl olacak şimdi? Burdan oraya geçiş nasıl olacak ?
İnsanın çok canı yanar çook.Anlamazki.O güzelliklerin duyguların doruğundayken nasıl geçecek oraya.İşte bu geçiştir zor olan.Allah burda güzelliğiyle merhametiyle muamele etti fakat bu geçişte çok canı yandı beşerin.Düşünün ki aşık olan kişi o aşkın doruklarındayken karşı taraf gitse? O kişi intihar ediyor mu gidip kendini vuruyor mu? Diyorum ki o ince duygunun yokluğu onu nereye sürüklüyor.Sadece vedüd isminin ince bir numunesini ve tecellisini gördü orda ve deniliyorki bu duygu yok bitti gitti.İyi de o duygunun yolundayken sen bu kişiye yok dersen canı çok yanardı ve çok zarar görürdü.
Gerçekten insan bu dünyadan ahirete göçerken dayanamiyacaktı.Nasıl olabilir o geçiş nasıl daha basitleşebilir derken çözüm üretildi.İnsanlar bu dünyadan gitmeden önce yaşlılık denen bir hadise olursa insanlar gitmeden önce güçlerini yitirirler biraz güçten takatten düşerler hedefleri biraz daha daralır ihtiyarlaşırlar vücutları bağışıklıklarını kaybeder ve hastalanmaya da başlarlar.Zaten dünyaya bağlıyan çok şey olmaz.Biraz daha sönük bir hal içerisine gelirlerse o zaman dünyadan göçmeleri daha rahat olur.Diyorum ki burdan öteki tarafa doğru atlarken çok sıkıntı olmadan geçer zaten derki çok gücüm takaadim yoktu hedeflerim de yitirilmişti hastalanmaya da başlamıştım.Bir insan düşününki 80 yaşında hasta yatağında felçli kendi ihtiyaçlarını bile gideremeyecek derecede olsun.Peki bu insanın ölmesine üzülür müsünüz yoksa sevinir misiniz? Sevinmekten kastımı anladığınızı varsayıyorum.Bakın bahsettiğimiz bu insan güçten düşmüş hedeflerini yitirmiş hastalanmış yatağında o haldeyken gidince haa şükür ya dersin.Bakın doruğundayken o aşkın karşı tarafın sevgilisinin elinden alındığı bir insanı düşünün bir de o hali düşünün.Allah yaşlılığı beşere sırf merhamet için gönderdi.Dediki alınırken çok canı yanmasın yavaşça alalım onu bu dünyadan ürkmesin rahatsız olmasın yani kendi razı olsun ve bir parça kendi istesin.Desinki ya zaten hani yavaş yavaş elimdekiler gidince ben de tam canımı vermeye müsait bir hale geldim ve de öyle verdim canımı desin.Böyle algılasın böyle baksın diye Allah beşere burda ihtiyarlığı verdi.Bakın hedeflerinin doruğundayken bir insanın canının alınması çok zor ama bu merhametinden alıştıra alıştıra yavaş yavaş hazırladı Allah.Sırf canı yanmasın çok korkmasın dehşet duymasın vahşet hissetmesin diye.Merhale merhale adım adım aldı orda.Bunun bizzat kendisinin içerisinde bir merhamet var.
Peki ölüm dediğimiz hadise vardı.Bakın Allah kemali merhametinden dediki beşere ya hani sen ölüceksin ama bu ölüm senin için sadece bu dünyadan geçme yeri.Misafirhaneden daha güzel bir misafirhaneye gitme yeri.Asıl memleketin vatan-ı aslin.Bu dünya zaten senin için bir misafirhaneydi dedi.Aslında Allah bizi daha güzel bir mekana aldığı için ölüm belki de burda bizim için bir paydos zili oldu paydos.Peki size 20 yaşında gücü kuvveti yerinde hayatının baharında çok güzel hedefleri olan bir insanın kalp yetmezliğinden öldüğünü söylesem? Bula bula onu mu buldu git işine yaa ne merhametinden bahsediyorsun sen diyebilirsiniz.Herkesin bir sıkıntısı var bu hayatta demiştim yazının başlarında.Mazide de var mıydı? Evet.Ben size birşey söyleyim mi? Gelecekte de olacak.Ama bir fark var o hayatının baharında 20 yaşındaki kardeşimizin artık yok.Sizin gibi bir derdi kederi yok.Sen çekiyorsun o çekmiyor.Peki siz mi daha iyi bakarsınız sevdiklerinize Allah mı? Tabiki Allah.O zaman niye ısrarla sevdiklerinizi yanınızda istiyorsunuz? Niye illa yanınızda olsun istiyorsunuz? Allah sizden çok daha iyi bakar bakar merak etmeyin.Sizin dertleriniz bitmedi bitmeyecek ama sevdikleriniz Allah'ın yanında çok huzurlu.Diyelim ki hepimiz bir fabrikadayız ve akşam 5 te paydos zili çalıyor.Aramızdan birini saat 2 de bıraksalar.Ne düşünürsünüz? Oh valla iyiymiş 2 de gidiyor erken paydos.Ya erken ölüm de erken paydos işte bitti derdi bitti meşakkati bitti kederi bitti.Dünya imtihanını bitirdi gitti.Hep beraber sınava girdik hepimizin önünde imtihan kağıdı vardı biri dedi ki bitirdim ya dedi.Bilirsin paydostu bitti.Allah da sırf sizi teskin için hani çekirdeği toprağa ekersin kazarsın toprağa çekirdeği koyarsın o büyür filizlenir ağaç olur tekrar çekirdek olur.Allah diyorki bak diyor ben sana sevdiğini geri vereceğimi vaad ediyorum ama sadece vaad etmiyorum sakin ol merak etme diye ben sana bu örneği gönderiyorum.Senin de sevdiğini toprağı kazar gömer üstünü örterlerse onun da tarihçeyi hayatını muhafaza ediyorum onu da tekrardan dirilteceğim.Çekirdeği tekrardan diriltip hayat veriyorumki senin sevdiğini de dirilteceğimi vaad ettiğimde anla kudretim var ilmim var vaadim var ve ben sözümü tutuyorum.Allah sadece bunu bir çekirdekte yapmıyor 300 bini aşkın çeşit mahlukat üzerinde bunu yapıyor.Arıları sinekleri her bahar mevsiminden sonra güze girerken o kuruyup giden canlıları Cenab-ı Hakk baharda yazda tekrardan diriltiyor.Ya insana da diyorki daha kaç tane göstereyim? Daha kaç tane canlıyı dirilteyim ki sana sevdiğini geri verdiğim zaman inanasın? Bu kadar mahlukatın başına halife olarak koyduğu insan da diyor ki geri gelcek miyiz biz de diriltilecek miyiz? Vaadi var ve vaadini tutucak.Bizler bu dünyadan gittiğimiz zaman ölüm denen şey yokluk değil asıl hakiki alemin varlığı başlangıcıdır.Misafir olarak böyle bir gezegene geldik işte.Mal mülk oyalandık filan mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan hesabı.Vakti gelince kalkıp gideceğiz elbet.İnsan misafirlikten kendi evine geçince ne hisseder? Tamam benim de ölünce onu hissetmem lazım.O bana ebedi bir alemin kapısı başlangıcıdır.Bebeklerin daha anne karnındaki psikolojisine bakıyorlar ve bebek doğunca ağlıyor çünkü dünyasının koptuğunu gittiğini zannediyor.Yani şimdi gülüyorsun küçücük biyerden geldi kocaman geniş bir sahraya diye değil mi? İşte insan da bu daracık dünya hayatından ebedi çok büyük bir mekana gittiğinde ağladığı zaman hakikat nazarıyla görenler de senin bebeğe güldüğün gibi gülerler sana.Allah bu dünyada verdiği geçici lezzetleri ebedi bir surettte vermek için cenneti yarattıki dünyadan ahirete göçerken canı yanmasındı bunun adı.
Peki sevdiklerimizden ayrılmanın olayı neydi? Ben yine bu dünyadan öteki tarafa atlarken canım yanacaktı.Gitmek istemeyecektim.Eyvallah.Neden? Çünkü ölüm var ve bu bana zor geliyor.Lakin sevdiklerim göçtü ahirete gitti diyelim.Orada sevdiklerimle bir görüşme şansımız var nedir o? Eğer ben de onların gittiği tarafa gidersem.Babam gitti annem gitti sevdiklerim gitti hakiki bir dini inançları varsa tabiki doğru tarafa.124 bin peygamber 124 milyon evliya milyarlarca müdakkik alim var.Cenab-ı Hakk benden önce sevdiklerimi buraya aldı ve hani bir fıkra var ya azrail gelince adam bebek muamelesi yaparaktan ınga ınga diye ağlamaya başlamış ve canımı alma demiş.Canım benim.Azrail de hadi gel atta gidiyooz demiş.Yani burdaki olay sevdiklerinin çoğu birikti ordalar zaten gel bu tarafa gidiyoruz dediği zaman insanda hemen bir hissiyat uyanıyor ki sevdiklerimizden ayrılma hissidir o ama yaradan tarafından yapılan merhametin ta kendisidir.
Peki başımıza gelen musibetler hastalıklar var bunlar neyin nesiydi? Şimdi Allah bizi böyle bir dünyaya koydu.Dert yok tasa yok diyelim ohoo kebap.Gitmek istemiyorum derim tabi.Ne gitcem.Herşey güzel Allah rızıklar lezzetler veriyor daha ne isterim belamımı ariycam kelimesi tam olarak burdan gelir.Ama bazen rahatın keyfin tıkırındayken biri veya birşey geliyor dokunuyor karışıyor bir taraftan dürtüyor diğer taraftan iğne batırıyor ama hep böyle hep bir rahat yüzü yokmu yaa diyorsun.Neden? O kadar rahatsız oluyor ki beşerin öteki tarafa geçmeye samimi bir iştiyakı olsun ciddi bir şevki olsun evet istiyorum desin zaten bir rahat yüzü görmedim bu dünyada desin.Şimdi düşünün bir insan bu hayatta ne kadar çok sıkıntı çekerse ne kadar çok meşakkatli olursa canını sıkan ruhunu daraltan birşey olursa ölüm yaklaştığı zaman da derki yahu öleyim de kurtulayım şunlardan gideyim öteki tarafa ebedi hayatıma hakiki mekanıma.Yeter da.E şimdi seni bu taraftan dürtüceklerki biraz öteki tarafı iştiyakla istiyesin.Düşünün ben burda çok güzel bir sofra hazırladım ve dışarıdaki insanlar da bundan geniş geniş istifade etsin istiyorum.Evin kapısının önüne bir tezgah açsam ve tadına bakan içeri geçsin desem ama bedavadan konmak isteyenleri de böyle rahatsız edip bilerek içeri sokmasam.Dışarıda insanlar rahatsız olsun da içeri girsin diye olaylar yaratsam.Maksadım ne? Yani artık ordan rahatsız olsun içeriye doğru girmek için bir çaba sarfetsin ve de girsin.Daha geniş bir sofradan istifade etsin çünkü içeriyi bilmediği için istemiyor.Aslında bilmediği için rahatsız.Ah bir bilse.Lakin bilen biri bunu böyle arzu ediyor.Hastalık bela musibet sıkıntı veriyor yaratan taki sen bunlardan rahatsız ol ve diğer ebedi aleme gitmeye senin içinde ciddi bir şevk uyansın.Senin ihtiyatın uyansın sen kendin iste istiyor yukardaki.Beşer de bunlar başına geldikçe geldikçe artık yavaş yavaş kendi ahireti istemeye başlıyor öyle bir arzusu muradı doğuyor.Daha güzel bir sofraya göçmek istiyorsun ve bu da sana gösterilen merhametten kaynaklanıyor.Çünkü Allah bizi annemizin babamızın bizi sevdiğinden çok daha fazla seviyor.Çünkü Allah bize bizden daha yakın.Çünkü bizi O yarattı O yoktan var etti.O yüzden kendin istiyeceksin arzu edeceksin ki kemali merhametinden faydalanasın.
Üstad derki bu dünya hayatı adama bir üzüm tanesi yedirse yüz tokat vurur arkasına.
Akıllı ol.
Aşık oldun o duyguyu aldın ve biliceksin.Bu vedüd isminin bir tecellisi.Tanıyacaksın ordan yaratanı.Hani vedüd isminin çok ince 70 bin perdeden geçmiş hali bile ne hallere soktu seni.İşte senin böyle bir rabbin var.Bu kadar bağlan bu kadar koş rabbine.İşte bazen oluyor hani o sevdiğin kişi için denize atliym dağları deliym onu bunu yapim şöyle katlaniym.Ya bir dur dön bak Allah ne istiyor.Allahım ne istiyorsun onu yapayım de oraya yönel.Aslında bunun için verilmiş olan birşey o tecelli.Doğru kullanırsa aslında sevgisini aşkını doğru yönde mercide kullanabilirse böyle insanlar muhabetullah mertebesine çıkar ki diğer insanların bunlara yetişmesi çok güçtür.Şimdi düşün sen de beş vakit namaz var.Senin namaza gitmenle o adamın aşık olduğu kişiyle buluşmaya gitmesi bir mi? Değil.Dört gözle bekliyor.Ya adam diyorki iste denize atlayım.Zorun ne zorun? İşte sevgim var ve de göstermek istiyorum.Düşünsene şu sevgiyi Allaha çevirdiğini.Allahım ne istiyorsun yapayım diye? Yok işte denize atlayım gibisinden.Yok namaz kıl orucunu tut vesayire.Ama Allah orda kendisini tanısın diye verdi o duyguyu hissiyatı.Tanıdın mı tanıdın.
Üstadımız diyorki manasını al kalbine koy özünü al kabuğunu bırak.Arkasından alakadarane dönüp bakma.Fena selini at.Beklersen arkasından musibet gelir.Beklersen sıkıntı gelir.Çünkü onu onun için sevme.Onu Allah için sev.
Mevlana hazretleri diyorki sen Allah için birşey feda edersen Allah sana onu verir ama sen neyi kendin için vazgeçilmez kılarsan Allah senden onu alır.Ben de tanıdım bildim bu vesileyle Cenab-ı Hakk'ı tanıdım terkettim Allah bana onu verir.Ama ben bunu elde ettim hiç umrumda değil hümaşa hiç.O sende durmaz durmaz.Tez çabuk zamanda gider.Seni rahatsız eder.Seviyosan birini diceksinki Ya Rabbi şu sevgimi senin rızana koşturmak için vesile kıl.Bir rızık var ve tadıyorsam ordan bana bir his geliyorsa Ya Rabbi bunu sana bir şükür vesilesi kıl senin rızana ulaştıran bir vasıta kıl.Böyle düşünürsen elinden çıksa da canın yanmaz.Öteki türlü canın çok yanar çook.
Yoksa hadise şuna benzer ki bir nehir düşünün ve tepede güneş var sen de gözünü diktin bakıyosun bu nehire.Güneşin aksettiği biryer var parlayan ve nehir de sürekli akıp gidiyor.Gözünün baktığı yerdeki damlada bir parıltı oluyor mu? Evet oluyor.Yani baktığın yerde damla + parıltı oluyor.Bu güneşin aksettiği yerden damla geçtikten sonra tabi nehir akıyor küçücük damla nasıl tutunacak o da akıp gidecek.Yani bu damla aktıktan sonra damla yine damla kalıyor mu? Aynen damla yine damla kalıyor.Bakın bu güneş tabir ederse yani esma-i ilahiyyenin tecelli ettiği bir yerdir.Özellikle o aşk döneminde de kişi önceden aşık olacağı kişiyi görse de hiçbirşey olmuyor hissetmiyor.Ama bir dönem geliyor ki kendinden geçiyor mahvoluyor.Bir dönem geliyor ki bunu mu sevmişim ben böyle birine mi bağlanmışım ne salak herifmişim.Neyse.Ama yanlış yorum.Nedir hadise? Allah'ın arzu ettiği nedir? Damla örneğine dönersek o damla daha güneşin senin gözünden aksettiği yere gelmeden önce sadece bir damlaydı ve sen bu kadar sevmedin bu kadar güzel gelmedi gözüne.Demek senin burda sevdiğin bağlandığın şey işin sırrı damlada değil parıltıda güzel kardeşim benim.Lakin iyi bil her damla gelir parıltıdan sonra sınırı geçtikten sonra sadece damla olarak kalır.Anladıın.Sen damla olduğu dönem içerisinde bunu bil tanı sonra kafanı çevir bak ondan sonra da damlalar geliyor parıl parıl parlayıp gidiyorlar o vakit de ki
Semada bir güneş varmış.
Damlası bile memnun ediyorsa kafanı semadaki güneşe çevir sadece ufacık bir damlayla alakadar olup bakma güneşi bulursan onu aramazsın zaten ve o da birazdan sadece bir damla olarak kaldığında canını yakmaz.Ama gözünü suya diktin hiç ordan ayırmıyorsun filan işte güneşe bakarsam damla ordan kaçabilir parıltı uçabilir.Kaçacak zaten.Hiç.İman eden insanlar da aldığı güzelliği hep kaynağa dönüp Allah olarak bilir tanır ve buraya bakar ve o parıltı kendi elinden çıktığı zaman da canını yakmaz ama dediğim gibi bir damla gelir parıldar keyif ve lezzet verir güzellik verir ama arkasından gider.Herşey gelir nehir üzerinde belirir parlar gider.Ama herşey terkedilir Allah'ın da istediği ben kafamı güneşe çevireceğim ve diyeceğim ki
Allah var madem o var herşey var.Bana herşey var.
Özetlemek gerekirse kainatta vukuu bulan bütün hadiselerde hikmet var ve Allah bizden daha merhametliyse ki öyle o hikmet o fiil orda daha güzel demektir.Peki problem nerde? Sadece ve sadece hadiseye doğru bakış açısıyla bakmak hikmetini öğrenmek ve bu hikmeti öğrenmek için de Kuranın ayetlerin tefsirine kendime ve yaşam tarzıma dönüp bakmak.Belki de öğrenmediğim herbir ayetin İslam ilminin aslında çağımıza asrımıza bakan herbirşeyin sıkıntısını yaşiyacağım.Belki de herbişeyin ben de yüklemiş olduğu yanlış nazarlar var yanlış yorumlamak var kim bilir ve ben okumadık öğrenmedikçe hep hayatıma yanlış yön verecek hep sıkıntı olucak bana ama okuyup öğrendikçe doğru tarafa çevireceğim derken ben kendi hayatımda bu işin güzelliğini yaşamış olacağım.
Hep ölecekmiş gibi yaşayıp ama sanki hep dirilecekmişiz gibi ölmek üzere.
Hadi eyvallah.
Kaydol:
Yorumlar
(
Atom
)